28 Mayıs 2013 Salı

MANZARASI ile ISTANBUL’a yeniden AŞIK OLDUĞUMUZ GAJA SWISSOTEL

Bir asansör ile Swissôtel The Bosphorus’un 16 katına çıkıyoruz. Swissôtel’in terasında yer alan bu açıkhava restaurantı, eşsiz manzarası ile bizi İstanbul manzarasına yeniden aşık ediyor.




Gaja, İstanbul’da görebileceğiniz en muhteşem manzaraya sahip restaurant diyebiliriz. Biz, haftanın tüm stresini ve sıkıntılarını o asansörde bıraktık.

Boğazın eşsiz manzarası ve rüzgarlı serin havası ile yenilendik o akşam. Manzara karşısında aslında ne yediğinizin pek de bir önemi kalmıyor, eşsiz manzarası ile büyüleniyor ve manzaranın yaşattığı zevk ile doyuyorsunuz.



Swissôtel’den bekleyeceğimiz gibi çok şık bir restaurant. Fransız şef William Mahi'nin yerel tatlar ile harmanlayarak hazırladığı dünya mutfağının özel lezzetlerine yer veren bir menüsü var. Menüsü mekanın şık ve elitliğine yakışır bir şekilde, masanıza bırakılan ipad’ler ile sunuluyor.



Özel kokteyller (Şef yemeklerimizi beklerken masaya hazırladığı özel kokteyllerini servis ettirerek minik bir jest yaptı bizim ekibe), 165 seçenekten oluşan şarap menüsü ve dünya lezzetlerini tadabileceğiniz mekanda, istakozdan deniz levreğine, karidesten somona, marine edilmiş ete kadar birçok alternatif mevcut.

Biz ne yedik?

Başlangıç olarak “dana carpaccio” ve “sote ızgara kalamar” yedik. Başlangıçları beklerken çeşit çeşit sıcak ekmekleri yemek de inanılmaz keyifliydi. Ancak baştan uyaralım ekmeklerin cazibesine kapılıp ana yemekler için de midenizde yer ayırmayı unutmayın sakın :)





Ana yemek olarak “t-bone”, “ızgara levrek”, “deniz mürekkep balığı soslu ahtapot”, “2 hafta dinlendirilmiş bordo antrikot” ve “ravioli” ekip olarak ana yemek tercihlerimizdi. T-bone söylerseniz mutlaka “şarap soslu” isteyin.



Gaja’da güzel bir akşam yemeği için kişi başı yaklaşık
150-200 TL arası bir ücret ödersiniz.


Bu sefer tatlı yiyecek yerimiz kalmadı, ama kahve ile manzaranın keyfini yemek sonunda çıkarmak hepimize iyi geldi  :)

Bu arada şef tatlı siparişi vermeyince ortaya küçük pastaları tadımlık olarak bize ikram etti…



Gaja, güzel bir “first date” mekanı olabileceği gibi; eşsiz boğaz manzarası karşısında içkinizi keyifle yudumlayacağız bir mekan :)

Yazın bir Cumartesi akşamı kendinizi şımartın ve mutlaka Gaja’da bir akşam rezervasyonu yapın…




Adres: Swissôtel The Bosphorus, İstanbul Bayıldım Cad.
No: 2 Kat: 14 Maçka - Beşiktaş

Tel: (212) 326 11 00 / Rez.3305



23 Mayıs 2013 Perşembe

İSTANBUL’UN GÖBEĞİNDE BİR İNGİLİZ “DUKE İSTANBUL”

DUKE İstanbul” bizim için yepyeni bir keşif, bu Mayıs ayında Trump Tower’da açıldı!

Mekanın İngilizliği, İngiliz bahçelerini anımsatan geniş bahçesinden ve İngiltere yeme-içme sektörünün saygın gruplarından biri olan D&D London Group ortaklığında açılmış olmasından geliyor.




İstanbul’un en yeni, şık ve stil sahibi mekanlarından biri diyebiliriz. “LONDON CALLING” temalı büyük bir açılış ile İstanbul sosyetesine tanıtıldı.

“Fine Dining” konseptindeki mekan, Trump Tower’in         2. katında, 2.200 m2 alanda şık bir restoran ve yemyeşil iki açık terası ile bir alışveriş merkezi restaurantından beklemeyeceğiz bir ambiyansa sahip.

İstanbul’un kozmopolit manzarasını izlerken, yemyeşil terasında keyifle ve stresten uzak şık bir akşam yemeği yedik. İstanbul’un kaosunun içinden 2 saatlik bir kaçış noktası olarak tanımlayabiliriz, gerçekten de 2 kat aşağıda Mecidiyeköy olduğu aklınıza bile gelmiyor.



Mekanın büyüklüğü sebebiyle, kendimizi bir hotel restaurantında veya Avrupa’da bir restaurantta hissediyorsunuz. Lokasyonu sebebiyle şık iş yemeklerine de ev sahipliği edeceğe benziyor.

Bizim için yaz aylarında boğaz manzarasının içinde olmak varken, Trump Towers’da açık havada oturmak çok cezbedici değil ama İstanbul’un yeni şık mekanlarından biri. Deniz manzarası yerine şehir manzarasının içinde olmak isterseniz gayet keyifli bir mekan.


 

Restaurantın mimarisinde İngiltere’nin Hoxton Art Gallery’sinden eserler yer alıyor. Minimalist çizgilerin hakim olduğu mekanda, duvarları özel malzemelerden üretilen “Büyük Şehirler” konseptinde özgün sanat eserleri süslüyor.





Dünya mutfağından lezzetlerin yer aldığı menü, Fransız şef Mickael Weiss tarafından tasarlanmış. Açık mutfağı ile mutfağı gözetlemeniz mümkün. Aynı zaman 10 kişilik şef masası yer alıyor, ekipçe bir gün şef masasında da oturmak da isteriz :)

Bu arada suşi severlerdensiniz, terasta ve restaurantın içinde suşi barları da var.

Biz yemek için terasa rezervasyon yaptırdık. Yemek öncesinde masamız geçmeden önce terasındaki lounge’da kokteyllerimizi yudumladık. Mekan o kadar büyük ki; ben terasta 2, restaurantta 1, 3 tane bar saydım. Yemek öncesinde kozmopolit İstanbul manzarasında barda kokteylinizi yudumlamak gayet keyifli olabilir. Kokteyl olarak, “Bellini” ve “Earl Grey frizz" denedik, her ikisi de çok lezzetliydi.





Biz ne yedik?

Başlangıç olarak “Füme Patlıcan Dip” ve “Güveç ahtapot enginar maydanoz sosu”. Güveç ahtapot gayet lezzetliydi.

Ana yemek olarak, “Fish & Chips” başarılı bir tercihti. İngiliz menşeli olması sebebiyle akıllıca bir tercih ve gayet lezzetliydi :)

Kuzu sırt kimyonlu havuç püresi kişnişli yoğurt” denedik ve lezzetli bir seçenekti bizim için.

“Fırında rozbif” porsiyondaki et sebebiyle bir kişi için çok fazla geldi, rozbifin yanında bir sos ile servis edilmedi bu nedenle biraz kuru bulduk.






TATLILARA GENİŞÇE YER AYRILMALI :)

Dondurmaları özel olarak kendileri hazırlıyorlar. Özel yapım dondurmalarını denemenizi şiddetle tavsiye ederiz, sanki meyvenin kendisini yiyorsunuz :)

Bizim favori tatlımız “Yapışkan toffee hurma puding” çok lezzetli bir tatlı, sosu ılık servis ediliyor. Son zamanlarda yediğim en güzel tatlılardan biri diyebilirim.

Bitter çikolatali mousse vişne sorbet” dondurma ve sorbetler çok lezzetli olduğu için güzel bir seçenek.

Son olarak garsonumuzun ısrarı ile “Cambridge yanık kremalı, badem biskuvili”yi de denedik ama çok da başarılı değildi bizim için.










Bu arada mekanın servis elemanları gayet profesyonel ve deneyimli. Mekan yeni olduğu için henüz menüyü tam öğrenememişlerdi ama şık bir restauranttan beklediğiniz profesyonel servis elemanları mekanda mevcut.

Hesap olarak biz içki dahil kişi başı 120 TL ödedik ve menüdeki çoğu şeyi tattık. Kişi başı ortalama 90-120TL’ye güzel ve şık bir yemek yiyebilirsiniz.


Adres: Trump Tower K.2 D.214 Şişli Tel: (0-212) 520 26 26






12 Mayıs 2013 Pazar

NİŞANTAŞI'NIN GİZLİ KALMIŞ İTALYAN LEZZETİ: PİPA

Nişantaşı'nda Süleyman Nazif Sokak’ta yer alan Pipa bilenlerin müdavimi olduğu bir İtalyan restoranı.

Concept Masters tarafından kurulan ve mimar Mahmut Anlar’ın tasarladığı Pipa, pizzaları ve makarnalarıyla öne çıkıyor.


Mekan bir apartman girişinde yer alıyor ve herhangi bir yönlendirme tabelası bulunmuyor. Simsiyah camların arkasında aklınıza bile gelmeyecek çok hoş bir mekan yer alıyor. (Dışarıda bekleyen bodyguardı mekanın yanında yer alan otoparkın görevlisi zannetmeniz çok muhtemel...)

Pipa’nın dekarasyonu ise, insana kendini İstanbul’da gibi hissetirmiyor, New York’ta bir restorandaymışsınız algısı yaratıyor.

Özellikle şarap kavları ile sizi çevreleyen, gizemli girişi sonrası vardığınız avlusu, yüksek tavanları, geniş pencereleri sizi mekana hemen dahil ediyor.

Mekanın tam ortasında yer alan büyük kare bar oldukça davetkar. Barın kenarındaki masalar haricinde bu barın çevresinde de yemek servisi alabiliyorsunuz, bizim ekip maalesef yine çok kalabalıktı, bu nedenle tercihimizi uzun ve geniş bir masadan yana kullandık.



Pipa’nın enerjisi o kadar yüksek ki, ilerleyen saatlerde yan masalardaki doğum günü kutlamalarına dahil oluyorsunuz. Yani şu şekilde aktaralım, bizim gittiğimiz akşam yaklaşık 4 kişinin doğum günü pastası geldi ve tüm mekan ayağa kalkıp deli gibi doğum günü sahiplerini alkışladı, sanki hepimiz bir gruptuk ve doğum gününü kutlamaya gelmiştik. Başka mekanlarda olsa bu durum belki rahatsızlık verebilir, ama dediğimiz gibi mekan farklı bir havaya sokuyor misafirlerini. (Örneğin; bizim ekip muzurluk olsun diyerek pasta siparişi verdi, 5 dakikalığını mekanın popüler masası olduk :))




Ne yedik?


Pipa’nın en önemli özelliği, Napoli’li şef Enzo Carbone’nın Türkiye’nin ilk ve gerçek“Napolitan odun-fırın pizzaları” hazırlaması.

Domates soslu pizzalar, ızgara pizzalar ve el yapımı makarnalar ve ile farklı İtalyan lezzetlerini özenle bir arada sunuluyor.

Mekanı bulmakta epey zorlandığımız ve Nişantaşı’nı en az 3 kere dolanmak zorunda kaldığımız için Pipa’ya vardığımızda çok acıkmıştık, halimizi siz hayal edin :). Bu arada mekan Harbiye’den Teşvikiye Caddesi'ne doğru ilerlerken, Harp Akademileri'nin karşısında. Faik Sönmez Mağazası'nın olduğu sokaktan içeri girdiğinizde 3-4. apartman yanında otopark var.


Dolayısıyla başlangıçları abartmadan direkt ana yemeğe geçmeyi tercih ettik bu sefer.

Ekip olarak el yapımı makarnalarını pizzalarından daha çok sevdik.

Tatlı olarak pizza hamuruyla pişirip üstünde nutella ve fındık serpilerek servis edilen “nutella pizza”yı yemeden mekandan ayrılmadık elbette, (Deniz gittiğimiz hafta rejimdeydi, ama nutella”lı pizzayı görene ve tadana kadar :))


Pipa'da güzel bir akşam yemeği sonrası ödeyeceğiniz hesap kişi başı yaklaşık 80TL-120 TL arası...
En kısa zamanda rejime ara verip Pipa’ya gitmenizi öneririz :)



Adres: Süleyman Nazif Sokak 7/B, Nişantaşı, Şişli

Telefon: (0-212) 225 74 72


10 Mayıs 2013 Cuma

KUZGUNCUK’A KOSİNİTZA’DA YEMEK YEMEK İÇİN GİDİN

Kuzguncuk’un eski adını taşıyan Kosinitza “dışarıdan minik mahalle lokantası” izlenimi veriyor.





Türkiye’de bu tarz lokantalar genelde hafta içi öğlen yemeklerinde uğranan esnaf lokantaları ile özdeşleştiği için kapıdan girmeden önce duraksıyorsunuz.

Ancak içeriye girdiğinizde 5 masası, duvardaki tabloları ile son derece zevkli döşenmiş sıcak ve aynı zamanda şık bir mekan ile karşılaşıyorsunuz.

Kosinitza İstanbul'da gidebileceğiniz diğer balık restoranlarından oldukça farklı, rakı&balık muhabbeti yapılacak bir yer değil; burası İtalyan Trattoria tarzı ve deniz mahsülleri ağırlıklı menüsü ile birbirinden lezzetli yemek seçenekleri sunan bir yer.

Mekan sahibi İbrahim Bey konukları teker teker ilgileniyor ve menü hakkında detaylı bilgi veriyor ve damak zevkinize uygun seçimler yapmanıza yardımcı oluyor.

Ne yedik?


Başlangıç olarak tadımlık servis edilen balık çorbasını içtik, tadı damağımızda kaldı, bizi tıkamayacağını bilsek daha büyük kapta servis alabilirdik :)



Bu arada mekanın bir özelliği sunulan soğuk mezelerin tepside değil, lokantanın ortasında yer alan masada yer alıyor olması.

Yani konuklar masadan istedikleri mezeleri seçebiliyor.

Ancak biz kalabalık bir ekip olduğumuz için İbrahim Bey bizim için ortaya soğuk meze tabakları hazırlattı.

Bu sayede neredeyse tüm mezelerin az az tadına bakma şansımız oldu.

Taze balıklı zeytin yağlı yaprak sarma, arpacık soğanlı ızgara ahtapot ve sardalya muhteşemdi...

Ana yemek olarak “deniz mahsüllü pilav” (midye kabuğundaki sunumu ile baştan çıkartıcı bir lezzet), “beğendili dülger balığı” (balığa beğendinin yakışacağını hiç düşünmemiştik :) ) ve üstü milföy hamuru ile kaplanmış olarak sunulan güveçte pişen porçini mantarlı dilbalığı akılda kalanlar...



Mekan çok ufak olduğunda önceden rezervasyon yaptırmanız, yer bulabilmeniz açısından iyi olacaktır.

Güzel bir akşam yemeği için Kosinitza'da kişi başı yaklaşık 80-120 TL arası bir ücret ödersiniz. 

Yemek sizin için zevkse, farklı lezzetler denemek istiyorsanız mutlaka Kosinitza’yı deneyin...

Adres: İcadiye Caddesi Bereketli Sokak No:2/A Kuzguncuk / İstanbul

Telefon: (0-216) 334 04 00

9 Mayıs 2013 Perşembe

KARAKÖY’ÜN GÖZDESİ “MAYA”


Son dönemlerin restoran ve kafeleriyle oldukça popüler olan Karaköy'ün, adından sıkça bahsedilen Lokanta Maya’sına gitmemek olmazdı.

Üstelik 2010 Timeout Dergisi’nin en iyi şef ödülünü alan Didem Şenol’un lezzetlerini denemek için sabırsızlanan bir ekip olduğumuzu da hesaba katmakta fayda var :).

Lokanta Maya, Karaköy limanın çok yakınında olmasına rağmen, deniz manzarası gören bir restaurant değil, böyle bir beklentiniz olmasın. Burası midenize hitap eden, Akdeniz ve Ege lezzetlerine odaklanan 50 kişilik sıcak ve samimi bir restaurant..




Maya’yı öğle veya akşam yemekleri için tercih edebilirsiniz. Öğlen için günlük değişen menüsü ile sade ve casual bir restaurant iken, akşamları beyaz masa örtüleri ile “dine & wine” konseptinde şık bir restaurant’a dönüşüyor. Dekorasyonu da oldukça şık. (Cevizleri ince tellerle çerçeveleyip kolaj tablolar yaratılmış.)

Menüsünde çok fazla çeşit yer almıyor, bu biraz da her gün değişen menüsünden kaynaklanıyor muhtemelen.

Ne yedik?

Lokanta Maya, ekmeğin Bolu’dan, nar ekşisinin Antakya’dan, küflü peynirin Konya’dan, zeytinyağının Marmaris’ten getirildiği için doğal lezzetleri Maya’da denemek mümkün.

Maya'nın spesiyali mücver değişik ve başarılı. Top şeklinde servis ediliyor. Yanında servis edilen salatalıklı yoğurt sos güzel.

Kırmızı soğanlı ve kızarmış ekmekle servis edilen ızgara ahtapot lezzetli.

Bizim gittiğimiz akşam schnitzel yoktu, daha önce Burcu Can gittiğinde yemiş anlata anlata bitiremiyordu hepimize, bu biraz hayal kırıklığı uğrattı ekipte.

Ana yemekleri değişen menüsü sebebiyle paylaşmak pek anlamlı olmayacak, bizce yemekler lezzetli idi...

Tatlılar enfesti...

Maya’yı deneyimlerken, tatlılara özellikle yer ayırın.

Tatlı menüsündeki dondurmalardan birini mutlaka deneyin, aromalı dondurmaları sadece Maya’ya özel, bir mandıradan tedarik ediliyor.

Karamel soslu panna cotta oldukça iyi. Vişne sos ile servis edilen sakızlı muhallebi muhteşem. Soğuk olarak servis edilen muhallebiyi yerken ferahladığınızı hissediyorsunuz.

Maya'da güzel bir yemek ve şarap için kişi başı yaklaşık 100-150 TL arası hesap ödersiniz, ama mekan ambiyansı ve yemeklerin lezzeti kesinlikle ödediğiniz hesaba değer.
Kısacası; Maya’yı gidip görmekte/deneyimlemekte fayda var.

Adres: Kemankeş Caddesi 35-A Karaköy / İstanbul

Telefon: (0-212) 252 68 84


8 Mayıs 2013 Çarşamba

İSTANBUL'DA SUSHİ SEVERLERİN VAZGEÇİLMEZ ADRESİ İOKİ

Ioki, İstinye'de Türkiye Futbol Federasyonu binasının 50 metre çarprazında kalan bir suşi restoranı.

TripAdvisor sitesinde 5 üzerinden 4.0 puanla derecelendirilmiş


İçeride 15 kadar masası olan mekanın küçük bir de terası mevcut, biz hava çok sıcak olmasa da dışarıda oturmayı tercih ettik.


 
10 kişilik bir suşi barı da bulunan mekanın en güzel yeri bu bölüm, ancak 10 kişilik grup rezervasyonu yaptırdığınız takdirde bu bölümü kullanabiliyorsunuz.




Kandilli’de şubesi yeni açılmış, basında çıkan haberlere bakılırsa burası da “mekan” olarak oldukça keyifli gözüküyor. (Suna'nın yerini geçtikten sonra solda yer alıyor.)

Biz ne yedik?

Başlangıç olarak,“crunchy roll” yani “wonton yufkasına sarılmış Nikkei soslu çıtır karides” yedik.



İstanbul'a özel hazırlanan, ebi roll”u mutlaka denemelisiniz. Karides tempura, acılı ton balığı, salatalık ve ioki sostan oluşan “İstanbul ebi roll”, olağanüstü lezzetli.



İkinci tavsiye, surimi yengeç, ahtapot, deniz tarağı, uçan balık yumurtası ve avokadodan oluşan “volcano roll”.

Son olarak da “caterpillar roll”u tavsiye ederiz. İçinde tempura yılan balığı ve karides olan roll avokado unagi sos ile müthiş bir lezzete dönüşüyor.





ioki'de sizinle paylaştığımız menü için kişi başı fiyat yaklaşık 60-80 TL.
İstanbul'da sushinin hakkını veren ender mekanlardan biri olan ioki için bu fiyat bizce yüksek değil :)
Sushi seviyorsanız, ioki'yi mutlaka denemenizi tavsiye ederiz.

Adres: Balabandere Cad. Poligon Mah. ABC Yolu No:105/C İstinye / İstanbul

Telefon: (0-212) 323 23 13

7 Mayıs 2013 Salı

TÜRK&OSMANLI MUTFAĞINI DENEMEK İSTEYENLER İÇİN: ZEYREKHANE...

İstanbul'un tarihi semtlerinden Zeyrek'te hizmet veren Zeyrekhane Rahmi Koç Müzesi Restoranları'ndan. Eski elişi örtüler, para keseleri ve cam altı resimlerle renklendirilen tuvaletlerine kadar, mekanın her yerinde tarihe ait izleri bulmak mümkün.


Haliç'ten Süleymaniye'ye kadar İstanbul'u panoramik bir bakışla seyretmek ve Türk mutfağının yemeklerini tatmak üzere geçtiğimiz cumartesi günü Zeyrekhane’nin yolunu tuttuk.

Yalnız mekanı bulmak biraz güç... Unkapanı'nda Aksaray yönüne doğru giderken sağda kalıyor. Yokuşlardan çıkıp, türbelerden geçip mekana ulaşabiliyorsunuz. Çok güzel bir bahçesi ve harika bir manzarası var. Bizim gittiğimiz gün hava güzel olduğu için bahçesinde oturduk ama içerisi de otantik dokusu ile harika.

Biz ne yedik?

İnternette yaptığımız araştırmada mekanın Tripadvisor’da 5.0 üzerinden 4.0 puan aldığını görünce iştahımız tahmin edersiniz ki epey kabarttı :)

Menü geleneksel Türk&Osmanlı mutfağından oluşuyor. İçki servisinin de yapıldığı Zeyrekhane’de yemeklerin tadına doyamadık ve ekibin vazgeçilmez ritüeli olan menüdeki herşeyi sipariş ettik.

Cem Yılmaz’ın anlattığı gibi “little little in to the middle” hepimizin içinde var :)

Başlangıç olarak pırasalı bulgur köftesi istedik, tadı ve şekli mücvere benziyordu; oldukça lezzetli idi. (Tadına doyamadığımız için yeniden ortaya sipariş verdik, dakka 1 gol 1 buna derler sanırsak...)

Zeyrek Kebap, Beğendili Kuzu Filetosu (Beğendi gerçekten parmak yedirecek kadar güzeldi), Keşkekli Dana Etli Kebap (Buğdaydan yapılan bir yemek), Güveçte Osmanlı Usulü Piliç ve Kayseri mantısını mutlaka denemelisiniz.

Tatlılardan ise özellikle yurt dışından gelen turistlerin bir numaralı tercihi olan sufleyi öneriyorlar. Garson mekana oturduğunuzda “sufle” yemek istiyorsanız şimdiden sipraiş etmelisiniz, yapılışı uzun sürüyor diyerek sizi uyarıyor”. Bizim tatlı tercihlerimiz; “böğürtlenle servis edilen susam sepeti içinde muhallebi” (Muhallebiyi bitirdiğinizde susam sepetini kırıyorlar ve yemeniz için size servis ediyorlar.), “kaymaklı ekmek kadayıfı” (Ekmek kadayıfının üstünde değil içinde kaymak yer alıyor) ve fıstıklı paşa tatlısı idi.

Ekip kalabalık olunca ve menüde neredeyse herşeyi sipariş edince bizim hesap biraz yüksek geldi haliyle; ortaya bir başlangıç ve ana yemek ile Zeyrekhane'de yemek yerseniz yaklaşık 60-80 TL arası bir ücret ödersiniz.

Tek kelime ile Zeyrekhane “harika” bir şölen oldu bizim için.

Adres: Sinanağa Mahallesi İbadethane Arkası 10
Telefon: (0-212) 532 27 78