27 Mart 2013 Çarşamba

LE FUMOIR'da CUMARTESİ AKŞAMI

Le Fumoir’ Fransa’nın yerel tatlarının sunulduğu tipik bir Fransız restoranı.
Restoran Galata'da Georges Otel'in terasında yer alıyor.

Oteli bulmak da biraz zorlanabilirsiniz.
Yeri, Enginar Cafe'nin karşı çaprazında yer alan sokakta, sağda. 

Georges Otel "butik otel" olması sebebiyle dışarıdan "otel algısı" yaratmıyor, ancak mekanın kapısından içeri girdiğinizde ambiyansı sizi bir anda Fransa'ya götürüyor.

Mekana rezervasyon saatinden erken gidip, barında bir kadeh içki ile geceye başlamak keyifli olabilir. Özellikle terasının muhteşem 360 İstanbul manzarası var; biz hava soğuk olduğu için bu keyfi yemek yerken değil, maalesef sigara içerken çıkardık :)

Le Fumoir'da rezervasyon 19.30-22.00 veya 22.00-00.00 arası için alınıyor. Bu durum biraz can sıkıcı olabilir.19.30-22.00 arası rezervasyon ile gittiğinizde, saat 22.00'da masadan kalkmanızı bekleyen bir grup aç insan ile göz göze gelebilirsiniz :)




İçki mönüsü sommelier tarafından oluşturulmuş.
Fransa’nın yerel tatlarını burada bulmak mümkün.

Biz ekip olarak başlangıçta soğan çorbası içtik...
Ana yemek öncesi salyangoz denedik, yemesi biraz zordu, ancak tadı düşündüğümüzden çok daha iyiydi :)
Ana yemek tercihimiz ise horoz eti idi. Et lifli, oldukça yumuşak ve lezzetli.
Kapanışı creme brulee ile yaptık.

Hesap konusuna gelince; yemeklerin lezzeti & mekanın manzarasının ötesinde bir rakamla karşılaştık; kişi başı 200-250 TL civarıydı.

 Le Fumoir'da program yapmayı düşünüyorsanız sonrasında Nardis'e gitmek bir alternatif olabilir. Yemek programımızın ardından Galata'da yer alan Nardis'te (Jazz Bar) Elif Çağlar'ı dinlemeye gittik.

Galata'da geceyi daha uzun geçirmeyi planlarsanız Georges Otel'de konaklayabilirsiniz.
Fiyatlarını sorarsanız, geceliği 500 TL ve üzeri.



     

Keyifli bir Cumartesi programıydı, bizim için İstanbul'da
küçük bir Fransız kaçamağı oldu.

Adres: Serdar-ı Ekrem Sokak No:24, Galata/İstanbul
Telefon: (0-212) 244 24 23
  

BİZ KİMİZ? : )

Hayattan daha farklı keyifler nasıl alabiliriz?
Ev-iş girdabından yorulmuş, hep aynı mekanlara gitmekten sıkılmıstık.
Bizim için değişiklik vakti gelmişti...
Yemeyi ve gezmeyi seven iki arkadaş olarak, farklı mekanlar keşfetmek için kolları sıvadık...
İstanbul'da cumartesi akşamı alternatif yeme içme mekanlarını araştırmaya başladık.
Araştırmaya başladıkça da kendimizi Leb-i Derya'nın içinde bulduk.
Her Pazartesi, bu "Cumartesi napsak?" diyerek haftaya başladık.
Bu bizim pazartesi sendromumuzu hafifletti :) Hatta bizim için yeni bir eğlence başladı :)
Her Pazartesi sabahı, Cumartesi akşamı için program yaparken ve rezervasyon yaptırırken bulduk kendimizi. Üstelik çevremizdeki herkes keşfettiği mekanları da bizimle paylaşmaya ve bizim heyecanımıza ortak olmaya başladı...
2 ay sonunda geldiğimiz nokta bizi oldukça şaşırttı, hiçbir cumartesiyi boş geçmemiştik, üstelik her hafta bizim ekibe yeni yüzler de katılıyordu, bu süreci daha da keyifli hale getirdi.
Bu noktada artık bir blog açıp keşfettiğimiz mekanları herkesle paylaşmak istedik.
Keyifli Okumalar;
Deniz & Burcu Can :)